9 Mart 2013 Cumartesi

BABALAR VE KIZLARI




Kız çocuklarının hayatına giren ilk erkek babalarıdır.Kız çocukları daha altı aylıkken babalarının sesine ve dokunuşlarına annesininkinden daha farklı tepkide bulunmaktadır. Yani babayı algılamakta ve ayırt etmektedir.Babalar kızlarının gözünde daha güçlü ve daha akıllıdırlar. Bu nedenle daha çok saygı uyandırırlar. Babalar kızlarının ilk aşkıdır.Aralarında kimsenin anlayamadığı,anlam veremediği bir sahiplenme söz konusudur..küçüksünüzdür,babanız daima yanınızda olsun,en nihayetinde büyürsünüz,biri girer hayatınıza,bir erkek arkadaş…babanıza eskisi kadar ilgi göstermezsiniz artık.. bu boşluk hissi onun zoruna gider ve bu kez babanız sizin odanızın kapısının önünde beklemeye başlar…

    Buna uygun bir yazıyı sizlerle paylaşacağım;


0 YAŞINDA

Baba :

Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı…
Gözleri de bana ne kadar çok benziyor…

Kızı :

Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek…

5 YAŞINDA

Baba :

Prensesim benim, güzel kızım…
Söyle bakalım baban sana ne alsın ?

Kızı :

En çok babamı seviyorum…
Babam, niye annemle uyuyor ?
Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin…



10 YAŞINDA

Baba :

Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız ?

Kızı :

Ben babama aşığım…
Büyüyünce babam gibi erkekle evleneceğim…
Babam bu ay harçlığımı arttırır mı ?

15 YAŞINDA

Baba :

Ne kadar da çabuk büyüdü…
Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek…    
Sanırım daha sert konuşmalıyım…

Kızı :

Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum…
Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum…
Ne zaman özgür olacağım ?

20 YAŞINDA

Baba :

Artık sözümü dinlemiyor, benden giderek uzaklaşıyor…
Kendi parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabi.
Uzun zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten…
Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor…

Kızı :

Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor…
Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli ?
Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım…
Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık !

25 YAŞINDA

Baba :

Bir gün bunun olacağını biliyordum…
İşte evleniyor…
Zaten aramız eskisi gibi değildi…
Şimdi bir de kocası var…
Prensesim beni terk ediyor…

Kızı :

Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki ?
Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor…
Kendi hayalindeki damat değil ya !
Sanki birlikte yaşayacak olan o…

30 YAŞINDA

Baba :

Çok az görüşüyoruz. Daha sık bir araya gelsek ne iyi olur…
Hem torunlarımı da özlüyorum…
Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar ki…

Kızı :

Babamları da çok ihmal ediyorum galiba…
Yine telefonda çok üzgün geldi sesi…
Hafta sonu onlara sürpriz yapmak en iyisi…

40 YAŞINDA

Baba :

Kızım, benim entelektüel düzeyimi yeterli bulmuyor…
Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum…
Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim…
Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı…
Şimdi beni beğenmiyor…
Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim…

Kızı :

Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor…
Sürekli bir şeylerden yakınıyor…
Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama…
Ya ona bir şey olursa ?
Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım…

45 YAŞINDA

Baba :

Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel…
Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı…
Onunla gurur duyuyorum…

Kızı :

Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim…
İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten…
Allah’ım onu benden alma !

50 YAŞINDA

Baba :

Dünyada mutlu kal kızım !

Kızı :

Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım…
Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana ?
Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol…
Ve hep yanımda olduğunu hissettir,
Ne bileyim ben, arada sırada işaretler yolla mesela…
Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım ?

55 YAŞINDA

Kadın :

Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım…
Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim,
Çünkü “keşke”lerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini biliyorum….
Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni
üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu ?


Yaşamı birlikte keşfederler babalar ve kızları.. Yıllar sonra yolda babasının elinden tutmuş giden küçük bir kız görürse eğer genç kız, eski zamanları hatırlar, dolar gözleri..
Genç kızın yüreği, tanıştığı bütün erkeklerden önce, herkesten en önce, babasına aittir. Babalar ve kızları, daha sonra hiç yakalayamayacaklarını bildikleri bir huzur ve güvenle yaslanırlar birbirlerine hayatta.
Baba bir sığınaktır kızı için, yaşamın fırtınalarından, yıpratıcı gerçeklerinden, canını acıtan bütün her şeyden uzaklaşmak istediği zaman sığınabileceği sessiz ve güvenli bir liman gibidir. Kızı hangi yaşta olursa olsun, çaresizlik içinde boğulurken dahi, elini uzatıverirse babasına, babasının elini tutacağını bilir. Asla bırakmayacağını da..





4 Mart 2013 Pazartesi

AZİZ NESİN



HAYATI




Mizah ve oyun yazarı (d. 20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul - ö. 6 Temmuz 1995, Alaçatı, Çeşme, İzmir).
Asıl adı Mehmet Nusret Nesin'dir. Yoksul büyüdü. Kuleli Askeri Lisesi'nde (1935) ve Harp Okulu'nda (1937) öğrenim gördü; 1944'te askerlikten ayrıldıktan sonra, gazeteciliğe başladı. Yedigün (1944), Karagöz (1945) dergilerinde ve Tan gazetesinde (1945) fıkra yazarlığı yaptı. Şiir denemeleri ve gerçekçi küçük hikâyelerle edebiyat dünyasına girdi; Sabahattin Ali ile birlikte çıkardığı Markopaşa dergisinde (1946) yayımlanan mizah hikayeleriyle adını duyurdu.
Siyasal eleştirinin ağırlık kazandığı hikâyeleri yüzünden mahkûm edilerek bir süre yazı hayatından ayrı kaldı. 1955'ten sonra fıkralarıyla tekrar gazete ve dergilerde görülmeğe, hikâye ve romanlarını yayımlamağa başladı. Akbaba (1955), Dolmuş (1955), Yeni Gazete (1957-1958), Akşam (1959) ve Tanin'de (1960) sürekli yazdı. Kemal Tahir ile birlikte Düşün Yayınevi'ni kurdu (1957). Zübük adlı mizah dergisini çıkardı (1961). 1969'da gazetecilikten ayrıldı.



MİZAH USTASI


Türk edebiyatının usta mizahçılarından olan Aziz Nesin, mizahı edebiyatın her türünde denedi. Toplumsal hayatın aksayan yönlerini, alaya elverişli kişi, durum ve olayları abartarak güldürücü ve akıcı bir anlatımla verdi. Onun mizah hikâyeleri yalnız eğlendirmekle kalmaz, güldürücü durumlar, tuhaf karşıtlıklar aracılığıyla toplumdaki bozuklukları göstermeğe, bunların nedenlerini belirtmeye de çalışır.
Eserleri uluslararası birçok mizah yarışmasında birincilik ödülü kazandı. Kitapları yabancı dillere çevrildi. Aziz Nesin sahnelerde, radyo ve televizyonda oynanan oyunlarıyla da ilgi topladı. Üç Karagöz Oyunu ve Çiçu ile tiyatro ödülleri aldı. Her yıl seçilen yoksul ve kimsesiz 4 çocuğu bir meslek sahibi oluncaya kadar yetiştirmek amacıyla Nesin Vakfı'nı kurdu (1972), eserlerinin gelirini buraya bıraktı.




Aziz Nesin'in Sevdiğim Sözlerinden Birkaçı



"Haritalara baktım, hiçbirinde evin yok. Ansiklopedilere baktım, hiçbirinde resmin yok. Sözlüklere baktım, hiçbirinde ismin yok. Aynada kendime baktım, seni gördüm. Benden başka yerin yok."



"Üşümek varsa bu sıcağın yokluğudur, karanlık varsa ışığın yokluğu. Eğer her yer karanlık ve sen üşüyorsan işte bu o'nun yokluğu."




"Bilirsin günahları yazan melek soldadır. Hatta bundandır kalbin solda olması. Çünkü belkide aşk, yaşanılan en büyük günahtır."